Sosyal Medya

Kitap - Dergi - Yayın

Derrida ile İslam ve Batı’yı konuşmak

Yaz ayları gün ışığının uzun süren şöleni yüzünden okumak için en elverişli zamanlar. Bazı kitaplar var ki hacmi az ama düşünce ufkumuzu genişletmesi ve bildiğimizi sandığımız nice şeyler üzerinde yeniden düşünmemizi sağlaması bakımından önem arzediyor.



Yıldız Ramazanoğlu - KARAR

Yaz ayları gün ışığının uzun süren şöleni yüzünden okumak için en elveriÅŸli zamanlar. Bazı kitaplar var ki hacmi az ama düşünce ufkumuzu geniÅŸletmesi ve bildiÄŸimizi sandığımız nice ÅŸeyler üzerinde yeniden düşünmemizi saÄŸlaması bakımından önem arzediyor. Bunlardan biri geçtiÄŸimiz aylarda yayınlanan Jacques Derrida söyleÅŸisi. Ä°slam ve Batı üzerine 2003’te yapılmış bir konuÅŸma. Cezayir doÄŸumlu olan ve dil akıl metafizik ve edebiyatla ilgili kıymetli metinlere imza atan Fransız filozof Cezayir doÄŸumlu ve birçok Batılı mütefekkirin aksine Ä°slam’ı toplumsal hayat içinde ilk elden tanıma fırsatına sahip olmuÅŸ. SöyleÅŸiyi gerçekleÅŸtiren Mustafa Åžerif ise Cezayir’in bakanlık, büyükelçilik baÅŸta olmak üzere birçok mevkide görev almış ünlü politikacılarından biri ve Cezayir Ãœniversitesi’nde epistemoloji ve Ä°slam üzerine kürsüsü olan akademisyen düşünürlerinden.

Åžerif’e göre birlikte yaÅŸamak, dini kültürel ve dilsel çoklu aidiyet, Ä°slam toplumlarında rüya ya da ütopik bir fikir deÄŸil. Daha önce olumsuzluklara, zorluklara ve anlaÅŸmazlıklara raÄŸmen yaÅŸandı. Derrida’nın felsefi alanda gerçekleÅŸtirdiÄŸi gibi birlikte yaÅŸama ufkunu açık tutmamızı saÄŸlayan bir duruÅŸ sergileyerek ötekine, yabancıya, bilinmeyene saygıyı ve teveccühü korumak medeniyetimizde mevcut. Derrida’nın yaklaşımları yabancı deÄŸil, Ä°slam ve Batı için gerekli ve geçerli olması gereken ÅŸu; yaÅŸamak her zaman birlikte yaÅŸamaktır, hiç kimse tek başına ya da sadece kendisine benzeyen insanlarla yaÅŸayamaz. Hiçbir kiÅŸi saf uyumlu ve ötekileÅŸtirilemez deÄŸildir. “Birlikte yaÅŸamak gerek” söyleminden “birlikte yaÅŸama arzusu”na geçilmelidir fikrine duyulan ihtiyaç hiç geçmeyecek gibi görünüyor. 

Derrida’ya göre Ä°slam ve Batı toplumları sözleÅŸmelerin anlaÅŸmaların ilkelerin dinamik, muhafaza edilebilir öte yandan da yenilenebilir olmasına açık olmalı. Bu kapılar nasıl açık tutulacak peki? En aklı başında sayılabilecek insanlar bile nefrete tutsak olabilirken.

***

Derrida, medeniyetin temel göstergesini dillerin, kültürlerin, inançların çeÅŸitliliÄŸine saygıyı garanti etmesinde görüyor. Bu da ancak var olma ve gösterme biçimi olarak anlatmaya ve söylemeye kıymet vermek, baÅŸkasının ÅŸiiri olan deyimleri tercüme etmekle olacak bir ÅŸey. Öte yandan tek yanlı evrensellik üzerine tekeller kurmak, kendini baÅŸkasına kapatmak, insanlığa belli bir kültürü dayatmak yerine ortak evrensellikler yaratılması önemli. Devasa bir ilerlemenin aksine bugün medeniyet diye bir ÅŸey yoktur diyen Derrida haklı mı acaba? Demokrasinin de ibrahimi deÄŸerlerin de etkisini kaybettiÄŸini söylerken haksız sayılmaz ama. EÅŸitsizliÄŸin ve insanlık dışılığın artmasına karşılık manevi deÄŸerler de hayatımızı terk ediyor derken de. 

Derrida hikmeti bilen biri. Problem felsefî gelişmenin nesnesi ama hikmet probleme dönüştürülemeyen şey. Hikmet bizim için bilinmeyen olan her şeyi kapsar ve bu, bilimin hayat bilgisi, genetik, biyoloji ve hatta varlık olarak hayatın anlamını keşfedecek ve geliştirecek daha çok uzun yolu olduğunu gösterir.

KonuÅŸmayı Irak’ın ABD ve Avrupa tarafından iÅŸgal edildiÄŸi günlerde gerçekleÅŸtiren Åžerif, konuÅŸmanın, tartışmanın, diyalog kurmanın hayati önemde olduÄŸunun bir delili olarak yayınlayıp paylaÅŸmak istemiÅŸ. Güçlünün ve zayıfın terörizminin birbirine karıştığı zamanda hoÅŸgörüsüzlüğü, fanatizmi, tutsaklığı böyle aÅŸabileceÄŸimize inanıyor.

Derrida, Avrupa’nın kendi zihninde ve tarihinde ürettiÄŸi Ä°slam anlayışının yapı sökümüne uÄŸratılması gerektiÄŸini söylüyordu sömürgecilik yaklaşımından uzaklaÅŸması için. Öte yandan “gelecek demokrasi” kavramıyla demokrasiyi bir sabite olmayıp, her daim gelmesi beklenen ve gelmek üzere olan verilmiÅŸ bir söz olarak tanımlıyor. 

Dine ve özelde Ä°slam’a dışarıdan yaklaÅŸan Derrida kadar içeriden konuÅŸan Åžerif’i dinlemek de önemli. Ä°ki düşünürün görüşlerinde katıldığımız ya da tartışmaya açılacak çok nokta var fakat kitabı deÄŸerli kılan her cümlenin politik kaygılardan oldukça uzak ve içtenlikle kurulmuÅŸ olması.

Derrida, konuşmanın sonunda Cezayirli yanını da Cezayirli olmayan yanlarını da bağrına bastığını söylüyor çoğul kimliğine gönderme yaparak.

İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma, Jacques Derrida, Mustafa Şerif, çev: Sümeyye Kavuncu, Timaş yayınları, 2016.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.